Ben doğruları savundum. Ve doğruları yazmaya çalıştım…
Zamanı ve mekanı tanımlayan sensin ancak gerçek zamanı ve mekanı asla bilemiyoruz.
Bizim fizik diye tanımladığımız, hareket halindeki olayları zaman denen döngüye bağlayarak bir zaman yaşam formu oluşturmuşsunuz. Sen doğruları yaptığın deneylere ve yaşayan canlılara tabi bir de evrene bağladın. Ve insanlara buna göre bir eğitim verdin. Yalnız tabi her şeyi öğretmek yerine kendini şahlandıracak, kendini yüceltecek şekilde bir sistem oluşturdun. Bunun delili ise şuan insanlığın sahip olduğu hayat şeklidir. Hep bir adım önde olmak için ilerledin ve sürekli eksik bilgilendirdin. Maksadın farklı niyeti farklıydı. Eğer ikiside aynı olsa idi şuan insan yaşam formu farklı bir düzeyde idi.
Sen ne yaptın kendini ve bir takım insanları yücelterek bilinmeyene hizmet etmeye başladın. Bilinmeyen doğru olur mu diye tüm insanlığa sorsan emin ol % 90′ ını ‘doğru değil…’ diyecektir. Peki neden bize bilinmeyeni öğretmedin??? Bilinmemesi gerektiği için mi? Demek ki o zaman ben doğruları savundum ve savunmaya devam ediyorum. Senin bilinmeyenin doğru değil. Bilinmeyen nasıl doğru olabilir…
Doğru; tüm insanlığın kabul ettiği var olma olguları ve var oluştur. Doğrular gerçek olmayabilir. Bir yaratıcı söz konusudur ki doğrular bile doğruluğunu kaybeder gerçekler diye bir durum da söz konusu olamaz.
Yaratan ve yok eden vardır. Yaratma ve yok etmenin tek sahibi tek bir yaratıcı olduğuna göre…benim doğrularım da gerçek olmayabilir.
MAG