Ruhunun derinliklerinde sonsuz zaman…

Hatırlamıyorum, gözlerimi bu güzel dünyaya açtığımda ilk neyi gördüğümü.

Annem; yoğun acılı sancılardan sonra beni dünyaya bırakıp sonrada terk eden kadın…

Gözlerine bakıp da daha bir kaç soru sormadan ve cevaplarını vermeden çekip gitmişti.

Bu terk ediş onun kaderi idi. Taki her insanın bir kadere sahip olması gibi.

Tombik

Ben; sebebi ziyaretimi anlayana kadar tanımadığım ve bilmediğim mekanlarda kendime geldim.

Öyle canlılar ile karşılaştım ki tamamını insan yerine koydum.

Çünkü hangi yaşta olursam olayım inanmıştım. Ne büyüdüm, ne olgunlaştım ne de yaşlanacağım.

Zaman beni dünyaya getirdiği gibi geri alacak. Hangi ölüm şekli veya ne şekilde öldüğümde önemli değildir.

İnandığım gibi dünyaya geldim inandığım gibi veda edeceğim.

Biliyorum ki sahip olduğum fizik, kurallar ve yaradılış gereğidir.

Ruhum ve enerji öyle mi dersin…

Ben her gün ruhumun derinliklerine inip onunla muhabbet ederken, dünyanın, yaşadığımız hayatın ne hale geldiğini gösterdiğinde…

Parmaklarım veya elimde ki kalemim ile bunu sana anlatmaya çalıştım.

Sense anlamak yerine anlaşılmayı bekledin, sen anlaşılmıştın, anaşıldığın için bu kelimeler cümle haline gelip karşına çıkmıştı.

Kabul etmek istemedin.

İhtişamsız, kariyersiz, maddesiz, görkemsiz, mucizesiz kelimeler seni sana nasıl anlatabilirdi ki…

Bak bir sahip olduğun enerji ve ruhuna, hangi beklentine sahip…

Halbuki göremediğin ruhunun derinliklerin de sonsuz bir hayat var…

MAG

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More

Enable Notifications OK No thanks